Dijital Algıların Görünmez Şiddeti
Gün geçtikçe hayatımıza dahil olan sosyal medya, insanlar üzerinde birtakım etkilere sahiptir. Birçok yönden iletişim sağlayan ve insanlar arasında bağ oluşturan bir aracı niteliğine sahip olan bu yeni sosyalleşme ağları, sadece iletişim aracı olarak kalmayıp bir yargı mekanizmasına dönüştü. Bunun sebebi ise geniş çaplı takipçiye sahip ideolojilerin “neyin nasıl olması gerektiğine dair” toplumu tesir altına alması ve algılar üretmeleridir. Bu algılardan en bilinen ve siber şiddetin varlığını “makul” göstereni ise güzelliğe dair olan algılardır.
Dönemine göre değişen güzellik algıları, özellikle kadınlar üzerinde uygulanan bir baskı haline geldi. Aslına bakarsak kadınların, kendini beğenmekten ziyade toplumun onayını almaya ihtiyacı var gibi bir alt metine sahiptir. Hep o kalıplar içerisine sığmaya çalıştıklarından sürekli olarak kendini değiştirme yoluna giren kadınlar meydana getirmiş ve imkanların müsaade etmediği değişimler için ise değişmiş gibi yapılmaya başlamıştır. Yeni bir sınıf bir şekilde “o kadar da iyi olmayan” ama “-mış gibi davrananların” olduğu.
Tabii bütün bunların bir sonucu olarak da yeterince iyi olmayanları aşağılamaya başlayan bir güruh oluşmaya başladı. Bu güruh kimi zaman kendi adlarına oluşturdukları hesaplarından kimi zaman da anonim hesaplardan hakarete varan söylemlerde bulundular. Çevrimiçi olmanın bir “götürüsü” olarak karşılarında bir insan olduğunu unuttular.
Bazıları da farkında olmadan pasif eylemler içerisinde dışladı mükemmel olmayan kadınları. Algı, algı üstüne türedi. Olan bitene ses çıkartan kadınları çağ dışı olarak nitelediler. Herkese bir sıfat yakıştırdılar. Böylelikle kadınlar, sosyal hayatta yer edinmeye çalışmak için çabalamaları yetmiyor gibi siber dünyada da mücadele içine girmek zorunda kaldılar.
“Güzelsen niye güzelsin, neden güzel çıktığın fotoğrafı paylaştın , neden kendini beğendin, madem paylaştın ben de istediğimi yazarım; ister hakaret ederim, ister taciz ederim” zihniyetine sahip yeni dönem parazitleri tarafından rahatsız edilmemek için cambaz gibi ipte yürümeye başladılar.
Kendini olduğu gibi sevdiğini söyleyen kadınları, neden kendini sevmemesi gerektiğine ikna etmeye çalışanların toplandığı bu platformlarda bir süre sonra bu algılar sonucunda kendini artık beğenmeyen değersiz gören ve sevemeyen kadınlar oluştu. Bu seferde etkileşimler, yorumlardan etkilenen kadınları güçsüzlükle itham edip ne olursa olsun kendisini beğenmesi gerektiğini dillendiren bir forma girince de artık bir şiddet türüyle daha tanışılmış oldu: Dijital Şiddet
“Nedir bu dijital şiddet?” dediğimizde, bilişim araçları kullanılarak, bir kişiye ya da gruba psikolojik, cinsel veya ekonomik anlamda zarar verme amaçlı olarak yapılan tehdit, ifşa, iftira, hakaret ve bunlarla sınırlı olmayan her türlü baskılamaya ve korkutmaya yönelik eylemler olarak tanımlayabiliriz.
Dijital şiddet türünün de ilk muhatapları maalesef dezavantajları cinsiyetleri ile bütünleşen kadınlar ve kız çocuklar oldu. Sosyal medya trafiğinin artması ve kullanımın yaygınlaşması ile kadınlar sosyal medya hesapları üzerinden çokça cinsiyetlerine, cinsiyet kimliklerine, sağlıklarına doğrudan saldıran tehdit, yorum veya görsel mesajlar ile karşılaşmaktadır. Birleşmiş Milletler “Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Siber Şiddet – Dünya Geneli Acil Eylem Çağrısı” raporundaki verilere göre tüm dünyada kadınların çevrimiçi şiddete maruz kalma ihtimali erkeklere oranla 27 kat daha fazladır . Ve bu çevrimiçi şiddetin de sosyal hayata sıçradığı çokça görülmektedir
Alternatif Bilişim Derneği tarafından hazırlanan Cinsiyetçi Dijital Şiddetle Mücadele Rehberi’nde yapılan “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetin Başka Bir Biçimi: Siber Şiddet” çalışması kapsamında, Kadınların Yardım talebinde bulunmamalarının bir sebebi de kimden/nerden yardım alacaklarını bilememeleri, başkalarına söylemeye çekinmeleri, ailelerinin/ arkadaşlarının duymasından korkmaları ve ne yapacaklarını bilememeleridir.
İstanbul Sözleşmesi’nde şiddet, Türk Ceza Kanunu’ndan farklı olarak; yalnızca fiziksel değil, cinsel, psikolojik ve ekonomik biçimleri ile ele alınmış ve toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliğin sonuçları bağlamında değerlendirilmiştir. Dijital şiddet ise bütün şiddet türlerinin ortak kümesi olarak son derece zarar vericidir. Karşılaştığımız taktirde mutlaka ilgili kurumlara şikayette bulunmalı ve farkındalık oluşturmalıyız.
Sizler de başınıza geldiği takdirde bulunduğunuz yerdeki Polis Merkezleri, Jandarma Karakolları, Aile Mahkemeleri, Cumhuriyet Savcılıkları, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlükleri, Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri, Baroların Adli Yardım Büroları-Kadın Danışma Merkezleri, Kadın Örgütleri’ne başvurarak şikayet oluşturabilirsiniz. Unutmayalım ki ancak yeterince hırpalanmadan etrafımıza dönüp bakmayı başarırsak ve ses çıkartırsak faillerin cesaretini kırmak için bir güç oluşturabiliriz.
Kaynakça : https://www.stgm.org.tr/e-kutuphane/cinsiyetci-dijital-siddetle-mucadele-rehberi
Merhaba ,ben Beyza. Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladıktan sonra çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev aldım. İnsan hakları alanında kendimi geliştirmeyi ve farkındalık oluşturmayı seviyorum